Koç bu süreci şu şekilde anlatıyor: " O yıllarda Necip Fazıl Kısakürek'e gönderdiğim her şeyi yazdı. Bazı bölgelerde teslim olanları da İhsan Sabri Çağlayangil'in deyimiyle “ yediden yetmişe “ kırıyorlar. Bu bizim hakkımız. Annelerinin hatıralarına saygılı davranıp bunu sır olmaktan çıkarabilirler.
Koç bu süreci şu şekilde anlatıyor: " O yıllarda Necip Fazıl Kısakürek'e gönderdiğim her şeyi yazdı. Nezahat Gündoğan: Aslında bunu açıklaması gerekenler Kenan Evren'in … Koç, yıllar sonra mahkemeye başvurarak, ailesine neden bunların yapıldığını, sülalesinin neden katledildiğini öğrenmek istediğini ama olayın zaman aşımına uğradığı gerekçe gösterilerek başvurusunun reddedildiğini de anlatıyor. Amacım, Dersim katliamını anlamadığımdan veya Necip Fazıl'ın bu yazılarında yer alan Türklükle alakalı yaklaşımlarını "tevil etmek" değil, yanlış bilinen bazı konuları ortaya koymak. Bu itirafına rağmen rağmen Koray Aydın'ın Akşener ile birlikte hareket etme kararı alması ülkücü camiada büyük tepki çekti.
Çünkü bölgede birçok ailede bir kayıp öyküsü var, bir evlatlık öyküsü var. Defalarca isimleri, soy isimleri değiştirilmiş. Sekine (Muslu) Evren'in Dersimli olduğuna ilişkin söylentiler ölümünden sonra daha çok yaygınlaştığını belirten Dersim'in Kayıp Kızları kitabının yazarları konu hakkındaki değişik iddiaları, farklı kanallardan araştırdıklarını ve bazı soru işaretleri ile karşılaştıklarını ifade ediyorlar. Çocuklarından, hatta eşinden bile gizliyor. Aynı zamanda toplumsal ve tarihsel sorumluluk bilinciyle hareket etmiş. Dolayısıyla şu hayati sorunun cevabını bulmaya çalışmak önemli: "Tarafsızlık iddiasında bulunmadan, acıları çoğaltmadan, kısaca kendimizi kandırmadan, toplumsal belleği nasıl oluşturabiliriz? Kimse de tekzip etmedi. Bu sorunun cesaretle savunulmadığını ve yanıtlanamadığını düşündüğümüz için bu soruyu biz sorduk. Katliam sonrasında sokaktaki çocukların yurt gibi yerlere toplanması ve oraya gelen varlıklı ailelerin evinde çalıştırıp iş yapacaklarına inandıkları kişileri seçip götürmeleri, kızların mutlaka " keloğlan gibi" tıraş edilmesi ardından Anadolu'ya dağıtılması yaşananların ağırlığını gösteriyor.Ailelerini arayan ve aileleri tarafından aranan o kızları ve unutulmaya yüz tutmuş gerçekleri gözler önüne seren Gündoğan'lar beş yıllık araştırmayla pek çok belge ve bilgiyi okuyucuya sunuyorlar. Yatılı okullara verildiler, bazıları da subaylara veya bürokratlara evlatlık olarak teslim edildi. Gelişmiş bütün ülkelerde, insanlar, ibadetlerini anadillerinde yaparlar. Onun için böyle yanlış şeylerin olmamasını isteriz. Şöyle bir durum da var: Dersimli kızların evlatlık olduğu anlaşıldığında, bu kızlarla evlenmek isteyenlerin bir kısmı vazgeçiyor evlenmekten. El tırnakları ile ayak tırnaklarını aynı günde kesmez, bize de kestirmezdi." Nezahat Gündoğan: Bu kişiler doğal olarak bugün kamuoyunda bilinen kişilerin annesi babası olabilir. Subay çocukları ya da eşraf çocuklarıyla evlendiriyorlar. Mesela çamaşır yıkayacağı zaman haftanın günlerinden çarşamba mı, perşembe mi tam bilemediğim bir günde çamaşır yıkamazdı. Hakikaten kitaptaki anlatımların biraz eşelendiğinde çok farklı bakış açılarına imkân sunacak nitelikte olduğu görülecektir. 1950 yılında Haydar Kankotan vasıtasıyla Necip Fazıl'la ilişki kurdum. Dersimlilerin sürgünde bile yakın köylerdeki Dersim sürgünleriyle görüşmelerinin yasaklanmış olması meselenin boyutlarını anlamak bakımından dikkate değer bir ayrıntıdır.Şu husus sanırım Necip Fazıl'ın yazdıklarını daha önemli kılmaktadır: Necip Fazıl, katliam sırasında Celal Bayar'ın başvekil, Fevzi Çakmak'ın Genelkurmay Başkanı olduğuna dikkat çekmesi bakımından son yıllardaki "muhafazakâr sağcılıktan" da kısmen ayrılmaktadır.
Çünkü buluşan kardeşlerin arasındaki farklılıklar asimilasyonun belgesi. Kitap baştan sona Dersim 38 Katliamı'nda ailelerinden zorla koparılan Dersimli çocukların uzun hikâyesini anlatıyor.1937/1938 "Tunceli Harekâtı"ndan sonra çok sayıda kız çocuk ailelerinden alındı – kimisi zaten anne babasız kalmıştı. Ama daha araştırma halindeyim. Ben bizzat dinledim.
Zelenskiy'in Türkiye’nin Karadeniz’deki büyük doğalgaz keşfi dolayısıyla Erdoğan'a tebriklerini iletti.
Mesela Kenan Evren'in eşi Sekine Evren'in de bir evlatlık olduğu iddia ediliyor. Değişik bölgelerden aileler gelip devlete teslim oluyor. Onlara kendi soyadlarını vermemişler.
“Rahmetlinin bazı inançları vardı. O süreçte görev yapmış pek çok subay var hala yaşıyor. Tunceli Dernekleri Federasyonu üyeleri, CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen'in 'Dersim olayları' ile ilgili açıklamasına tepki gösterdi.
Evlenme çağına gelenler de subaylar tarafından kendi yakınlarıyla evlendiriliyor. Dersim'den koparılan kızların kimlik bilgilerinin tahrif edilmiş pek çok örneği olduğu için Sekine Evren'in kimlik bilgilerinin tahrif edilmemesi için herhangi bir engel olmadığı da ortada. Zaten, erkeklerin katledilmesi veya sürülmesi, kadınların mağaralara doldurulması, çocuklarını suya atan anneler ve insanın yüreğini sızlatan pek çok uygulama bu vahameti yeterince ortaya koymakta.Yönetmen Nezahat Gündoğan ve Yapımcı Kazım Gündoğan, 2010 yılında "İki Tutam Saç – Dersim'in Kayıp Kızları" belgeseliyle, ailelerinden alınıp evlatlık verilen Dersimli kızların izini sürmüş ve tarihin karanlık odasında kalmış o kızları gün yüzüne çıkarmışlardı. Son Devrin Din Mazlumları adlı kitabında bunları kapsamlı bir şekilde ortaya koyuyor. Bir subayın devlet gibi görüldüğü koşularda herkesi her yere istediğiniz gibi kaydedebilirsiniz.
Bu kitapla; 1937-38 Dersim katliamında asimilasyon amacıyla zorla ailelerinden alınarak rütbeli askerlere ve eşrafa pay edilen kızların öyküleri ve o yıllara dair karanlıkta kalan tarihsel ve toplumsal gerçeklerle yüzleşilmesi amaçlanıyor. Haydar Kankotan memurdu, askeriyeden ayrılmıştı.... Daha sonra memurluk yaptı. Kenan Evren'in eşi Sekine Evren'in Dersim evlatlığı olduğu söylenir hep. Fakat devam etmedi.