Salonda bulunanlar bu sözün ne anlama geldiğini biliyorlardı. Bahsedilen 25 Dolar bunun karşılığı olmalı. Latife Hanım'ın o günkü duygularını satır satır anlatan bir mektup, Cumhurbaşkanlığı tarafından hazırlanan ”Cumhurbaşkanlığı Tarihi” adlı kitapta gözler önüne serildi.Latife Hanım'ın Atatürk'ün ölümünün ardından 11 Kasım 1938 günü Bern'deki bir hastane odasından Cumhurbaşkanı İsmet İnönü'ye yazdığı orijinal mektubun tam metni şöyle: “Latife Hanım, Uşakizadelerden Muammer Bey'in kızıydı. Hakkını aramayı, ezilmemeyi öğrenmek için çabalıyordu.Latife’nin Türkçesini, Farsçasını ve Arapçasını ilerletmesi için bir çözüm arandı.
Abdülhamid’in saltanat dönemine rastlayan o yıllarda ihracatçılar arasında Türklere pek rastlanmıyordu.Aşçıları, hizmetçileri, bahçıvanları olan bir evde büyüdü. Latife resmi, aklına bir şey gelmeden yeniden duvara astı. Bir akşamüzeriydi.
Planladığı reformlar, sahip olduğu iktidar, bir dediğini iki etmeyen silah arkadaşları ve sayısız hayranı olsa da o artık yalnız bir erkekti.Mustafa Kemal, 1927 yılında İstanbul’a ilk gelişinde Dolmabahçe Sarayı’nda bir balo veriliyordu. Mustafa Kemal’e yüzde yüz hayrandı, ama kendi fikirleri de vardı. Anlaşılamadığı için de çok üzgündü. Ailesinin vefatından sonra ise İstanbul Harbiye'ye yerleşti.12 Temmuz 1975... Latife Uşaklıgil, 77 yaşındayken İstanbul'da hayata veda etti...”Türkiye gündeminden son dakika haberleri, bugün yaşanan en son gelişmeler, siyaset gündeminden güncel haberler ve bütün son dakika haberleri için Hürriyet'in internet haber sitesi hurriyet.com.tr; Hurriyet.com.tr haber içerikleri kaynak gösterilmeden alıntı yapılamaz, Kanuna aykırı ve izinsiz olarak kopyalanamaz, başka yerde yayınlanamaz. Latife’nin Mustafa Kemal’den zar zor aldığı iki günlük süre salı günü bitiyordu. Atatürk'ün Aşkı Latife - Fatih Bayhan, Paradoks Kitap, 2012. Latife de bir anlam veremedi, ama hemen gitti ve resmi çivisinden çıkartıp getirdi. İsmet Paşa’yı alnından öpen Latife Hanım’dan başkası değildi.Muammer Erboy teyzesinin hastalığını saklamasını şöyle yorumluyor: “Kanserini tedavi ettirmedi, çünkü ‘Ailesi Milliyet ve Cumhuriyet gazetelerine çeyrek sayfalık ölüm ilanları verdi.
Lütfen siz lazım gelen muamelesini yapar mısınız?” Müftü, geline kaç para mihri muaccel ödeyeceğini sordu. Bazı Ancak Latife Hanım’a başka bir soyadı uygun görüldü. Vecihe loğusa yatağından yeni kalkmıştı, özür diledi, gidemeyeceğini bildirdi. Tedirgin bir hali vardı. Davetli olduğu günlerde, Latife Hanım geliyor diye sarayın hareketlendiği, Latife’nin sarayda gece yatısına kaldığı da anlatılıyor. Latife Hanım’ı bir ata bindirip koşturur kaçırtır alırdım ama şimdi bunu yapacak kadar genç olmadığımı anlıyorum” dedi ve müftüye sordu: “Efendi Hazretleri! Mustafa Kemal ile Latife baş başa oturuyorlardı. 1950 yılıydı. Cenaze için devlet töreni yapılmadı.Geleneğimizde ölenin ardından onu yücelten ve öven yazılar yazmak gibi bir âdet varken Latife Hanım için böyle bir şey yapılmadı. 1960’lı yılların sonunda Harbiye’ye Safir Apartmanı’nın en üst katına taşındı. Sadece evin düzeniyle ilgilenip siyasî olaylara seyirci kalan bir cumhurbaşkanı eşi değildi.Komutanlar muhalefete geçmişlerdi. Mustafa Kemal ise boşanmayı isteyen taraftı. Sen Latife Değil Latifsin - Nezihe Araz, Özgür Yayınları, 2002. Zübeyde Hanım söylendiği gibi isteksiz olsa herhalde son günlerinde onu üzecek bir nişana kalkışmazlardı.Zübeyde Hanım’ın o günlerde rahatsızlığı baş göstermişti. Neşet Ömer de “Bir kıyı şehri her bakımdan iyi olur, diğer arkadaşlarım da benim gibi düşünüyorlar” deyince İzmir gezisine karar verildi. Bekârdı, tamamen özgürdü. Latife Hanım Atatürk'ün ölümü üzerine tedavi gördüğü İsviçre'den bu duygulu mektubu yazdı. Muhalefetin mecliste 30-40 sandalyesi olduğu tahmin ediliyordu.Latife’nin eski başbakan Rauf Bey’le yakın bir dostluğu vardı. 16 Mayıs günü Mustafa Kemal Şişli’de oturan annesine veda ettikten sonra 18 subayla birlikteİşgal kuvvetleri İzmir’in daha iyi yönetebilmek için kendi belirledikleri ve İzmir’in önde gelenlerinden olan Muammer Bey’e belediye başkanlığı yapması için baskı yapıyordu. Atatürk’ün bir heykeli. Latife çocuklara çok düşkündü. Çok yazık değil mi Vecih?” diye devam etti konuşmasına… Vecihe (İlmen) “Paşam” dedi, “bunu siz arzu ettiniz. Bu aynı zamanda işgalinde son günleriydi. “Acaba niye odamı topla” demişti. İlaçlarını takip ediyor bir hemşire titizliğinde iğnelerini yapıyordu. 5 Eylül günü Atatürk Dolmabahçe Sarayı’nda vasiyetini yazdırdı. Muammer Erboy, “Harbiye’deki evde üzeri Çin ipeği kaplı mini mini bir pufun üzerine neredeyse yarım popo oturup aşağıyı seyrediyordu. Millî Mücadele’nin önde gelen üç komutanı, Ali Fuat, Karabekir paşalar ve Rauf Bey, Cumhuriyet’in ilanım top seslerinden öğrenince dışlandıklarına kanaat getirmişlerdi.